18 Temmuz 2012 Çarşamba

DÜŞÜNCE GÜNLÜĞÜM-IV


Uzun süre yazamamamın verdiği sıkıntıyla alıyorum kalemi elime. Elimde malzemem yok, zihnimde malzeme çok, yüreğimde ise coşkun nehirler gibi… iki garip misafir şu sıralar tahtıma oturmuş; birisi ben, ötekisi beni durmadan bıkmadan usanmadan takip eden diğer ben. İçimde hayalet gibi beliren misafirler beynimi iğdiş etmiş, bu nedenle kendimden başkasını düşünemez hale getirdi.

 Herkes gibi düşünmeyi reddediyorum, mahiyeti meçhul bir maiye eğilmiş bir yudum almaya çalışıyorum. Dökülüyor elime, gözüm kapalı tadıyorum fakat tadı acımtırak geliyor. Dudağımı yakıyor. Alamıyorum kendimi, çekemiyorum. Bir şeyler beni ona doğru itiyor veya çekiyor, anlayamıyorum. Dedim ya mahiyeti belirsiz. Belki hamurunda sihirli bir cazibe var, farkında bile değilim.

Beynimin içindeki o karanlıkta nelerin döndüğünü bilemeyecek kadar farkında değilim kendimin. İnsanla düşünceler arasında kavga ediyorum. Gereğinden fazla bulduğum bu çatışmalar beni çevreleyen gülden halenin yerini dikenden bezenmiş bir kompleksler dünyasına itiyor. Hayatımı dar bir alana hapsedecek kadar da beceriksizim. Lahuti nağmelerin yerini beşeri kalıplar almış bedenimde ya da zihnimde. Boynumu uzatıyorum, cellâdımın elini üzerime değdirmeden boyun tipli giyotin kalıbına. Ne soğuk, ne haysiyetsiz, ne çirkin bir sözcük, giyotin, mecazi de olsa.

Bir zamanlar ben olan ya da şimdi öyle zannettiğim, yaşamak için hayaller kurup hikayeler uyduruyorum. Biliyorum ki hepsi sıkıntılı aklımın kurgusu. Galiba çok abartır oldum içinde yaşadığım bu hayatı. Çokta dert etmemek gerekir herhalde. Kimisi üç beş sene der, kimisi yetmiş seksen. Ennihayetinde sonu aynı yere çıkmıyor mu sence? O halde daha neyin sıkıntısındasın ey beynim? Neyi düşünüyorsun böyle? Sen kararını ver, tercihini yap. Tevekkül yalnız Allah için. Vesselam.

1 yorum:

  1. hocam yeni yazılarınızı göremiyoruz!Ara mı verdiniz?

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkürler...