19 Şubat 2012 Pazar

GEL, ÖLÜM BENİ BULMADAN


Gel, ölüm beni bulmadan.
Köhneleşmiş ve küf kokulu mekânlardan sesleniyorum sana.
Her sabah aynada aynı çehreye bakmak gibi yatağımda monoton, yalnız ve bir başınayım.
Bir gölgeden farksız yürüyorum boş, vurdumduymaz sokaklarda, şehvetkâr gecelerinde yalnızlığımın.
Seni arıyorum her köşe başında.
Blok blok, parke parke dizilmiş şehrimin o pis havasını soluyan hücrelerimle arıyorum, seni.
Kendi kendimle cebelleşiyorum, kendi zihnime çekilmeye bahane arıyorum, zaten.
Vakur, dalgın ve mesafeli bir halle diz çöküyorum, sensizlikle ıslanmış kaldırım taşlarına.
Gel, adını dahi bilmediğim kadife bakışlı Meryem’im.
Gel, dudaklarımda bûse gibi yumuşacık hüzün huzmeleri bırakan.
Gel, esrarlı varlık sahasının bilinmeyeni.
Gel, umuda meyilli gözlerim guruba kaymış vuslat anını beklemekte.
O kendini sakladığın görünmezlik zırhını çıkar da gel.
Kimseler bilmese de her gün için için içim sıkılıyor, yanıyor.
Firârperest ruhum, beden kafesinden uçmadan, kaçmadan gel.
Dipsiz gökyüzüne doğru çekilircesine, son bir nefes almadan gel.
Pervazlara konmuş kırık saksılar şahadet eder, vişneçürüğü koyuluklar içinde seni bekleyişime.
Melankolik zihnimin kıvrımlarını ümide çevirmek için gel.
Yokluğun öyle acı veriyor ki bir nefes, sonra bir nefes daha.
Taşkın nehirler gibi soluk soluğa yaşıyorum.
Gel, nolur her an sessizliğe daha derin batıyorum.
Gel, nolur sensizliğe daha bir batıyorum.
Nerdesin, varlığını bildiğim ama kim olduğunu, nerede olduğunu ve geleceğini bilmediğim?
Yalnızlığıma sitem ettirmeden gel.
Gel, ölüm beni benden almadan.
Gel, ölüm beni bulmadan, ne olur.  

5 yorum:

  1. hayat geçmişe bakmakla geçmez insan önüne bakmalı......

    YanıtlaSil
  2. melenkoliye panzehir olan ne söyleyinde başkalarınada ilaç olsun

    YanıtlaSil
  3. çok mu derbedersiniz? içim sızladı...

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkürler...