
Bir şeyler yapmalıyım ama ne? Aklım yerinden
çıkacakmış gibi. O “beynim yerinden
çıkacak” gibi bişey değil miydi? Neyse, saçmalıyorum yine. Azıcık toparlan
be çocuk. Sen böyle değildin. Sen hiç böyle olmamıştın. Herhalde bu da bu yaşın
bir özelliği olsa gerek. Olmasa da yoksa depresyonda mıyım?
Gözlerim kamaşıyor, ayın on dördü gibi kar
beyazına bakınca. Acaba gözlerim altındaki morluklar bu yansımalara engel
olamıyor mu? Olamıyormuş demek, doğallık galiba suniliğe burada yenildi. Kapat
gözlerini kimseler görmesin, bilmesin neler gördüğünü bir başkası. Bembeyaz kar
soğuk, ellerim soğuk, içim yangın yeri, yüreğim katran ve derin. Yalnızlık
düşlemiyorum artık, düşüncelerim ısırgan otu gibi zihnimde karıncalanıyor.
Kendimi ablukaya almış, düşüncelerim. Düşün, düşün, düşün …
Sanırım bugün biraz hariçten gazel okuyorum.
Yorgun düşüyor bedenim. Mecburi ve sabahlara kadar müebbet uyku hapsine
bırakıyorum, kendimi. Ne mümkün ki hapiste farksızdır dakika, aydan. Necip
Fazıl’a nazire yaptım galiba. Gözlerim, cayır cayır yanan sobamın deliğinden
tavana yansıyan ateşin alevle dansına takılıyor. Kızıl ve siyah, ne kadar
korkutucu… Sanki sonumu bilmiyormuş gibi. Canım bedenimden ağır ağır çekilmeye
başlıyor, göz kapaklarım gücüme karşı koyuyor.
Derin bir uykuya yenilmek istiyorum, yeniliyorum. Yeni bir hayata
merhaba demek için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler...